Bu Dünyanın Çocukları
Nâzım Hikmet’in ünlü dizesini “çocuklar... bizim çocuklarımız” olarak da söyleyebileceğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Hangi ülkeden, hangi toplumsal kesimden olursa olsun hemen hemen bütün çocukların duygusal, ruhsal ve fiziksel incinme tehlikesi altında yaşadıkları bir zaman dilimi… Sinemanın da bu konuya eğilmemesi düşünülmezdi. Nitekim film listelerimizde temanın sıkça karşımıza çıktığını görerek durumun altını çizmek amacıyla bir bölüm oluşturduk. Göç dalgalarına kapılmış çocukların dayanışarak ayakta kalmaya çalışmaları (Tori ve Lokita), mevsimlik işçi çocukların arayışları (Her Şey Dahil) ama bazen de incir bahçelerinde gençlik
aşkları yaşamaktan geri durmayışları (İncir Ağaçlarının Altında) bu trendin aktif yüzü. Bu dünyadalar ve ne olursa olsun, bazen de gençliğin verdiği gözüpeklikle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Çocukluğun sert yüzünün bazen de pasif bir tarafı var ki bu da benzer biçimde hüzünlü.
Dünyanın karanlık gidişatının verdiği endişeyle bunu değiştirmeye çalışan bilgisayar çocuklarının kara komedisi (Kurtarıcı) ve de neredeyse komedi olmayan bir komedi; genç yaşta ebeveyn olan ergenlerin evlatlık bebek ticaretine bulaşmaları (Bebek Servisi)… İster Z kuşağı deyin, ister gençlik her zaman bir yolunu bulur deyip geçin, hepsi de bu dertli dünyanın çocukları...